Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir.
Kullanılan içeriklerin tüm hakları saklıdır.
Covid-19 pandemisinin ekonomik ve sosyal etkileri devam ederken, tam kapanma yaşadığımız şu günlerde ülkemizin güney ve güneydoğusundan kuraklık haberleri geliyor. Karşı karşıya olduğumuz bir diğer önemli kriz olan iklim değişikliği kuraklık, düzensiz yağış, mevsimlerde kayma, verimin düşmesi gibi tehditlerle tarımsal üretimi ve çiftçileri etkiliyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yaptığı 3 aylık analizler yılın ilk üç ayının özellikle Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır, Elazığ, Antalya, Muğla illerinde kurak geçtiğini göstermişti.
Sahadan bildirilen gözlemler, durumun Nisan-Mayıs aylarında da değişmediğini gösteriyor.
Siverek Ziraat Odası Meclis Başkanı Adnan Polatoğlu konuyla ilgili olarak; “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde çok ciddi bir kuraklık var, üreticilerimiz çok sıkıntılı bir sezon geçiriyor. Şu anda yağmur yağarsa kuru arazilerimizin 700-800 bin dekarını kurtarabiliriz ama yağmaması durumunda 3,6 milyon dekarlık arazimizin tamamı kuraklıkla karşı karşıya. Kuraklık tabii bir afet ve bu afet çiftçiyi 3 yıl geri götürüyor” dedi.
Antalya Gıda Topluluğu üyesi Gülsüm Emek gözlemlerini şöyle açıkladı: “Özellikle birkaç yıldır gözlemliyorum, mevsimler en az 1- 1,5 ay kaydı. Martı nisan gibi yaşıyoruz, nisanı mayıs gibi. Yani daha az ya da daha düzensiz yağış ve kuraklık.”
Antalya Serik’te çiftçi olan Ertuğrul Şimşek ise “Antalya Serik ilçesinde de bir aydır yağmur yok. Susuz bölgelerde başaklar olgunluğa ulaşamadan kurumaya başladı. Ayrıca toz bulutlarındaki mineral beslemesi Nisan yağmurlarına bağlı idi, o da olmayınca verim düşük olacak” şeklinde konuştu.
Konuyla ilgili konuşan Doğa Koruma Merkezi (DKM) Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Zeydanlı; “Gıda arzı güvenliğini ve çiftçilerin geçim kaynaklarını sıkıntıya sokacak olan kuraklık olaylarının iklim değişikliğinin etkisiyle her geçen yıl artması bekleniyor. Kuraklık ile mücadele için toprağın yapısını korumak oldukça önemli. Topraktaki nemi azaltan işleme yöntemlerinden uzaklaşmalı, işlemeyi azaltan, organik madde miktarını artıran doğrudan ekim gibi yöntemlere geçmeliyiz. Bununla birlikte toprağın üstünü örtü bitkileriyle kapalı tutmalı ve ürün rotasyonu ile yapısını korumalıyız. Organik atıklarımızı gübreye dönüştürerek toprağa uygulamak da sadece topraktan aldıklarımızı geri vermek açısından değil, aynı zamanda organik atıklardan kurtulmak için de en faydalı yöntemlerden biri olacaktır” dedi.